Bu sorunun ardından tarihin en etkin, somut ve parlak zaferine yöneltir dikkatimizi egemen Tanrı. Ne olabilir bu zafer? Sonsuz Tanrı’nın sonsuzları kapsayan, çağlara ışık saçan zaferi. Özellikleri kendine özgü: Ön sırada kılıçsız zafer. Yenilgiden yengi çıkaran. Kini hıncı sevgiyle alt eden. Ölümü yaşamla etkisiz kılan. Yargıyı afla, kayrayla karşılayan. Günah kangrenini arıtmayla durduran. Cehennemi cennet kılan. Güvensizliği sonsuz güvençle bastıran. Kim gerçekleştirebildi böyle bir zaferi? Öncesiz çağlardan bu yana Tanrı’yla bir arada tapınılan. İnsanı kurtarmak için insan bedeni kuşanan. Zamansızlıktan zamana bağlanan. Ölümsüzken ölümlü olan. Günahsızken, akıttığı kanla insanın günahını kaldıran. Yargıç iken suçlu gibi yargıyla yargılanan. Sevgi kaynağı iken üstüne kin-nefret yağdırılan. Iki eşkıya ortasında haça çakılan. Bu çarpıcı olayda Baba Tanrı’ca yadsınan. Ruh-beden işkenceleri çekerek ölüp gömülen. Üçüncü gün ölümün zincirlerini parçalayarak dirilen. Yeryüzünde insan olarak yaşadıktan sonra oradan geldiği göklere yükselen. Kurulu düzeni taptaze düzene koyması kesinlikle beklenen. Zaferiyle kan sellerini, yenilgileri barışa ileten..
İnsansal savların sağa sola düştüğü ortamda özlü-anlamlı biricik gerçeği duyurdu O: „Kılıcını kınına koy; çünkü kılıç tutan herkes kılıçla yok olacaktır“ (Matta 25:52). Bu benzersiz ilkeyle parlak çağı açan Rab Mesih. O’dur kılıçsız, sürekli ve kalıcı zaferi gerçekleştiren. Bu yüzden, O’na bağlanan O’nun zaferinden yararlanır; „Bende esenliğiniz olsun diye size bunları söyledim. Dünyada acı çekeceksiniz, ama yürekli olun. Ben dünyayı yendim“ (Yuhanna 16:33). Budur O’nun bağlısını hiç yitirilmeyen zafere ileten esenlik-güvenlik. İlk gelişinde güçsüz bir bebek olarak önemsiz bir hayvan yemliğinde belirdi. Ikinci gelişinin görkemine İncil’de 319 kez değiniliyor. Evrenin hükümranı olarak Davut’un krallık tahtına oturacak: Yasaman, Yargıç, Yönetmen.. İlk kez ölmeye ve dirilmeye geldi. Ikinci kez, ölmüşleri diriltmeye gelecek; bazılarını yaşam dirilişine başkaları da yargıya (bkz. Yuhanna 5:29). Somut zafer ne fatihlerinkidir, ne de siyaset erbablarının. „Bizleri seven aracılığıyla…kesin zafer bizimdir“ (Romalılar 8:37).
Bu dönümde haçla kılıç arasındaki ayrım belirgin olur: Haç el yapısı kılıç gücünü ezen zafere götürür. Kılıç her yanı virana dönüştürdükten, oluk oluk kan döktükten sonra utançla susar. Çoğu kez, kazandığı zafer zehir zıkkım olur. Haça karşı el yapısı kılıcı yeğleyenler bunalımlarda çalkalanıyor. Kılıcın etkisi acımasızlık, hırs, öç ve ölümdür. Haçın etkisi sevecenlik, sevgi, kayra, yaşamdır. Kılıç yıkar, haç kaldırır. Kılıç vicdanı dağlar, haç sağduyuya bağlar. Kılıç yerinde yenik düşer, haç hep yener; yenilgi bilmez. Haçta Mesih’in kazandığı zafer süreklidir. Barış zaferi.. Haçı dışlayarak kılıca sarılan, geçici bir zafer sağlayabilir; ama kılıç kendinden üstün güçten yılar. Korku-kuşku güncel kaygısıdır. Haç her gücü alt eder. Ne diyor Mesih? „Size söylüyorum, dostlarım: Bedeni öldürüp ardından daha beter bir şey yapmaya gücü yetmeyenlerden korkmayın. Kimden korkacağınızı söyleyeyim size: Öldürdükten sonra cehenneme atmaya yetkisi olandan korkun. Evet size söylüyorum, O’ndan korkun“ (Luka 12:4,5).
Haçın anlamını soysuzlaştırarak onu kılıçla yoldaş yapan hüsrana uğrar. Şövalyelik taslayan haçlı seferleri gibi. Haç din savaşı, cihat, fetih sırası maceraları hep dışlar. Bunlar ruhsal güçten mahrumların yöntemidir. Mesih’in vurguladığı düzgü unutulmasın. Kılıçla haç geceyle gündüz, karayla ak, acı ile sevinç ayrımıdır.
Kılıç güçlüyü kutlar, haç güçsüze güvenlik sağlar. Kılıcın hayranları, „Saban demirleri kılıç olsun“ der. Haçın bağlıları, „Kılıçları saban demiri kılın“ der. Kılıç tüm eylemlerini et ve kemik kafayla yönlendirir. Haç daima Ruh’un yönetimine dayanır. Kılıç, „Hiç acımayacaksın, yaşama kıyacaksın“ der. Haç, „Mesih’e tanıklık nedeniyle canını da yitirebilirsin“ der. Kılıç kullanan kılıcın hakkını savunur. Haça bağlanan öncesiz-sonsuz hakla esinlenir. Kılıç günaha tutsak akla ayak uydurur. Haç günahtan arıtılmış yürekle kutsallığa sarılır. „Kılıcın hakkı“ sözü bol keseden savunulur. Yazıklar olsun! Kılıçla hak arasında ne bağdaşlık ne de yakınlık düşünülebilir.
İkisi arasındaki ayrım Kutsal Söz’de belirtilir: „Bedenin gereksiz isteklerine gelince bunlar belirgindir: Rasgele cinsel ilişki, iğrençlik, soysuzluk, yalancı tanrılara tapıcılık, büyücülük, düşmanlık, kavgacılık, kıskançlık, öfke, sürtüşme, bölücülük, ikilik, çekememezlik, sarhoşluk, içkili gürültülü eğlence alemleri ve bunlara benzer işler. Daha önce uyardığım gibi, sizi uyarıyorum: Bunları yapanlar Tanrı hükümranlığını miras almayacaklar. Bunlara karşı Ruh’un ürünü sevgi, sevinç, esenlik, sabır, iyi yüreklilik, iyilik, içten bağlılık, yumuşak huyluluk, tutkulara üstünlüktür. Bunlarla ilgili ruhsal yasa kısıtlaması yoktur“ (Galatyalılar 5:19-23). Beden Tanrı’ya ve O’nun ilkelerine karşı savaşarak ruhu alt eden varlıktır. Tanrı günahın tutsağını düşük eylemlerden özgür edip ruha zafer verir. Bağlılığın neyedir, kimedir? Kin, nifak, ölüm kaynağı kılıca mı, kılıçsız zaferi tümleyen Mesih’e mi?
Ulusların tarihi düşmanlarına taş çıkartan üstünlüklerle dolar taşar; ezici zaferler tantanalı kutlamalara dönüşür. Bunlara karşı başı yere eğen yenilgiler de bol! En kesin denebilecek zafer ne olabilir? Kuşkumuz olmasın, kurtarıcı İsa Mesih’in bütünlediği kılıçsız zaferdir tarihin parlak yengisi. Buna eşit olan ikinci zafer her yenginin doruğundadır: Çağımızın sonunda hükümran Mesih’in ikinci gelişi ve her şeyi ayaklarına bağımlı kılışı. En görkemli kutlamayı getirecek olan benzersiz zaferin gerçeklenişi..
Egemen Tanrı’nın kesinleştirdiği vakit dolunca hak ve adaletli hükümran yeryuvarlağına inecek. Kimine sevinç, kimineyse hüsran getiren insan zaferleri noktalanacak. Mesih’i imanla bekleyen kadına erkeğe, hem de tüm doğaya -kurulu düzene- ardı kesilmeyen çoşkuyu getirecek O. En sevindirici zafer daha bütünlenmedi. Tanrı bunu belirtiyor. Hüsranla boyalı uluslar panoramasının en sevindirici gelişimi Mesih’in tümleyeceği o ikinci zaferdir. Elle tutulur gözle görülür barış, kusursuz düzen, kalıcı sevinç evrensel hükümranlığın kuruluşunda gerçekleşecek.
İsa yaklaşık iki bin yıl önce Beytlehem’de bir hayvan ağılında Meryem’den doğdu. Doğumu göklerde beliren melekler ordusunca çobanlara bildirildi. (bkz. Luka 2:14). Tanrısal vakit kesinleştiğinde Mesih o kente yakın zeytinlik dağına inecek: Tanrı’nın borusuyla, başmeleğin seslenmesiyle (bkz. I Selanikliler 4:16), meleklerin kutlayışıyla (bkz. Matta 16:27; 24:30,31; 25:31). Bu muzaffer hükümranın önünde ölü-diri her diz çökerek Isa Mesih Rab’dir ikrarıyla kendisine uyruk olacak. Bu yüzden her canın O’na Rab niteliğinde iman etmesi kendi boyun borcudur (bkz. Filippililer 2:10,11).
Göklere yükselişinden bu yana, günahından dönen insan yararına aracılıkta bulunan, tövbe eden herkesi Tanrı ailesine katan Mesih hükümranlığının açıklanacağı günü bekliyor; O’na iman eden de bekliyor. Türkiye’de soyadı yasası çıkınca bir inanlı Bekleyen adını seçti. Kimlik dairesindeki memurlar kimi beklediğini sorunca, „Yücelerden gelecek hükümranım Mesih’i bekliyorum!“ diye yanıtladı o. İçlerinden biri, „Ne mutlu sana!“ ünlemini dile getirdi. Mesih’i bekleyen inanlı ilelebet mutludur. Kudurgan ortamın ötesindeki somut gelişimi bekleyen sevinçli insan.. Aldatıcı beğenilerden süreklilik çıkarmaya çalışanların bilemeyeceği mutluluk. Varoluşçuluk felsefesi mutluluk diye bir şey olamaz der. Haklıdır. Bu yorumu benimseyen, kurtarıcı-hükümran İsa Mesih’e iman edebilseydi kalıcı mutluluğu bulmanın sevincinden coşardı. Niceler dinden şeriattan yakasını silkiyor. Bunlar bireye sadece kuşku-korku getiriyor.
Mesih gerçeğin kaynağı olduğunu kanıtladı. Ha babam sürtüşen çatışan ademoğullarına fırtınasız yaşam gizini tanıttı, dileyeni bu gönence kavuşturdu. Hükümranlığı oturunca tüm evreni bu aşamaya yükseltecek, dünyamızı RAB görkeminin bilgisiyle dolduracak: Suların yeryüzünü kapladığı gibi.. (bkz. Yeşaya 11:9; Habakkuk 2:14). Yetki ve yeterlik Mesih’in yönetiminde belirecek. Kutsal Söz’ün kanıtlayışı şudur: „Tanrı’nın bütün vaatleri O’nda Evet’ini bulmuştur“ (I Korintoslular 1:20). Mesih’i küstah bir din adamı yerine koyanlar sözlerine kulak asmadı. „Ölüp gömüldükten sonra dirileceğim“ demişti O. Bu vurgulamayı kulak ardı edenler kendisini çarmıha astı, ama dirilince yalan dolanla gaflarını örtmenin yollarını aradı. Mesih’i evrenin hükümranı, egemen Rabbi olarak kabul edemeyen, O gelince kaçamak yolu bulamayacak. O’nun gelişi her alanda etkinliğini gösterecek. Değil yalnız ademoğulları üzerinde, doğada da. Kurulu düzeni çürüyüş boyunduruğundan O özgür kılacak. Tanrı çocuklarını yenilediği gibi doğayı da kuruluşundaki tazeliğine geri getirecek (bkz. Romalılar 8:18-21).
Çevre bozukluğuna içi sızlayanlar Yeşiller diye bilinen partileri kurdu. Birçok alanda uğraşları takdirle karşılanıyor. Ne yazık ki, kovalayışlarını gerçekleştiremiyorlar! Nedir amaçlarına set çeken engel? Kirlilik dıştan çok iç yaşamdan kaynaklanıyor. Ademoğlunun içi yeşerebilirse çevresi de yemyeşil olur. Temizlenen yüreğin tutumu davranışı paklanır, yeni yaratığa özgü güzellikle donatılır. İçinde kirlilik çöreklenen insandan pak eylem beklenemez. Marksizm yeni bir düzen kurmanın kovalayışıyla devrime atıldı. Sonunda çöktü. Naziler bin yıllık Yeni Nizam diktasını kuracağız dedi. Ama ölüm ve enkaz bıraktı. Yeşiller’in ciddi çabalarına karşın çevremiz giderek yozlaşıyor. Yaratılıştaki o ilk çekiciliği yeni baştan hükümran İsa Mesih geri getirecek. İlk gelişinde Tanrı Kuzusu’dur O, ikinci gelişinde Yahuda soyunun aslanı (bkz. Vahiy 5:5). İblis ataklıkla O’na karşı çıktı; ikinci gelişte Mesih iblisi bin yıl boyu bağlayarak evrensel etkisini kuracak (bkz. Vahiy 20:2,3). Bu parlak döneme yeniden kurulacak çağ, evrensel yenileme vakitleri denecek (Matta 19:28; Habercilerin İşleri 3:21).
Hem melekler hem de yüceliğe alınan inanlılar, yeryüzünde sıkıntı ardına sıkıntı çeken bağlılar, güvensizlikte bocalayan uluslar hep birarada o parlaklığı görecek (bkz. Vahiy 11:15). O bebek olarak bir hayvan yemliğinde belirdi. Hükümran olarak gelişinde yetkisiyle şimdiki çağın hükümranlıklarını yönetecek. Bazıları yarım ağızla O’nun yeniden gelişine değinir; ama kendisini Rab olarak tanımaz, sonsuz zaferi gerçekleştiren kişi niteliğinde tanımaz. Korkutucudur böylesi ikiyüzlülüğün ötesi. „Kalk parla, çünkü Işık’ın geliyor. RABBİN yüceliği üzerine doğuyor“ (Yeşaya 60:1). „Size, adımdan korkanlara doğruluk güneşi, kanatlarında şifa taşıyarak doğacak. Çıkacaksınız, ağıldan salınmış buzağılar gibi sevineceksiniz“ (Malakya 4:2).
„Galileli arkadaşlar! Neden durmuş göğe bakıyorsunuz? Sizin aranızdan göğe alınan bu Isa’nın göğe gittiğini nasıl gördünüzse, O öyle gelecektir“ (Habercilerin İşleri 1:10). Günahtan arıtıldın mı? O’nu kurtarıcın-hükümranın olarak karşılamaya hazır mısın?