Çağın belirgin bunalımları arasında depresyon (ruh-can çöküntüsü) gösterilebilir. Çileli soyumuzu kenetleyen, ne erkek ne kadın, ne sınıf ayrılığı ne de başka bir ayrım gözetmeyen baskı. Eski Antlaşma’da Davut’un önceli Saul bunlardan biridir. Onun krallığında bir çoban olan, müzikçiliğiyle tanınan Davut bir sıra yiğitlik göstererek topluluğun övgüsünü kazanınca, kral Saul’a amansız bir kıskançlık ruhu geldi. Baskı aşırı depresyona dönüştü. Kötü ruh onu yıpratırken Davut’un lir çalmasıyla kral yatıştırılıyordu. Buna karşın birkaç kez Davut’u öldürmek istedi o. En sonunda Saul cinci bir kadından yardım diledi, Tanrı peygamberince yargılandı. Bir savaşta yaralanınca intihar etti, Davut kral oldu. Harcanan bir varlık!

Depresyonu atlatabilenler var, öte yandan Saul gibi sağlık bulamadan tükenler.. Buna karşı kullanılan ilaçlar güçlülük ve sürümlülükte başka ilaçlardan öbek öbek önde; giderek de yükselmekte. Psikiyatri ön sırada beliren doktorluk kollarından. Sorunla ilgili kitaplar, kasetler, videolar rafları dolduruyor. Üniversiteler bilimin önemli bir dalı kılmış onu. Hastalığa oluk gibi para akıtılırken, pek çok kişi çalışamaz duruma düşüyor. Her yerde insanlar psikasten.. İstatikçiler toplumun onda birinin derece derece bu çileyi çektiğini bildiriyor. Belki de ailelerimizde, çok sevdiklerimizin içinde bu dertle çalkalananlar var. Niceler hiç farkında değilken depresyonla boğuşuyor. Ben tutulmam diye atakça konuşabilen yok! Sinir yapısı sapasağlam olarak bilinenler bu bunalımda buluyor kendini. Akıl öylesi duyarlı ki, sarsıntı bindirince gümüş tel kopuveriyor. Ben depresyon geçiriyorum diyerek kendi kendine işkence çektirenler de çok!

Yıllarını savaş görmüş ülke ve bölgelerde geçiren çocukların, büyüklerin ruh çöküntüsüne düşmesi ve bundan çıkamaması bilinen görünüm: Vietnam, Lübnan, Afganistan, Irak, Bosna, Angola, Ruanda ve daha birçok ülkede yaşamın geriye kalanını depresyonda geçirenlerin durumu yürekleri parçalamakta. Günümüzde pek çok kız ve erkek çocuğu birer seks oyuncağına dönüştürülmüş. Pedofili denen taş yüreklilik.. Bu zavallı çocukların içinde çalkalandığı depresyon canları yakıyor.

Toplum kargaşalıkları, aile bunalımları, boşanmalar, işsizlik, hastalık, konutsuzluk ve daha bir sürü kudurgan saldırı.. Bunlardan etkilenen çok kişi depresyonun eşiğinde. Gençlerin, çocukların hiçbir bağışıklığı yok. Sayısız çocuk çözümü intiharda arıyor, zeka yıkımına (şizofreni) sürükle-niyor, ya da uyuşturuculardan medet umuyor. Pek çok kişi patolojiye (beden hastalığı) düştüğü-nü sanıyor; ama dert başka! Kurtaran, dirilten, esenliğe ileten diri Tanrı’ya içini döken Ezrah’lı Heman şöyle yakınır: „Ya RAB, beni kurtaran Tanrı, Gece gündüz sana yakarıyorum. Duam sana erişsin, Kulak ver yakarışıma. Çünkü sıkıntıya doydum, Canım ölüler diyarına yaklaştı. Ölüm çukuruna inenler arasında sayılıyorum, Tükenmiş gibiyim; Ölüler arasına atılmış, Artık anımsamadığın, İlginden yoksun, Mezarda yatan cesetler gibiyim“ (Mezmur 88:1-5).

Heman duasını sürdürüyor: „Ama ben, ya RAB, yardıma çağırıyorum seni, Sabah duam sana varıyor. Niçin beni reddediyorsun, ya RAB, Neden yüzünü benden gizliyorsun? Düşkünüm, gençliğimden beri ölümle burun burunayım, Dehşetlerimin altında tükendim..“ (13-15). Bu gerçekçi dileği Tanrı kesenkes yanıtlar, çalkantılı canı güçlü kanatlarıyla savunur, esenlik müjdesini duyurur: „Neden üzgünsün, ya gönlüm, Neden için huzursuz? Tanrı’ya umut bağla. Çünkü O’na yeniden övgüler sunacağım; O benim kurtarıcımdır, Tanrım’dır.. O zaman RAB’te sevinç bulacağım, Beni kurtardığı için coşacağım… Canım yalnız Tanrı’da huzur bulur, Kurtuluşum O’ndan gelir. Tek kayam, kurtuluşum, Kalem O’dur, asla sarsılmam… Gelin, dinleyin, ey sizler, Tanrı’dan korkanlar, Benim için neler yaptığını size anlatayım. Ağzımla O’na yakardım, Övgüsü dilimden düşmedi… Övgüler olsun Tanrı’ya, çünkü duamı geri çevirmedi, Sevgisini benden esirgemedi“ (Mezmur 42:5; 25:9; 62:1,2; 66:16,17,20).

Depresyonla boğuşan, haplarda ilaçlarda şifa arayan insan kardeşe Tanrı Sözü doğruluğu denenmiş somut öğretişlerle önümüzde açılır. Çarpıcı öyküsünü duyduğumuz Eyub’un yaşamı dikkatle incelenmeye değer. Bu adamın görgüleri nicelerin karanlık ortamına ışık saçar. Çocuklarını, tüm varlığını yitiren, bir sürü hastalıkla bocalayan Eyub, depresyon geçirenlerin belirgin bir örneğidir. O’nun nasıl desteklendiği, seven Kurtarıcı’dan etkin ve sonuçlu güç aldığı çağlar boyu pek çok insana örnektir: „Şu anda işte benim tanığım göklerdedir; yararıma tanıklık eden yücelerdedir… Çünkü kurtarıcım diridir, bilirim. Sonunda toprağın üzerinde dikilecektir. Derim, bedenim yok olduktan sonra, o zaman Tanrı’yı göreceğim. O’nu benden yana göreceğim. Gözlerim O’nu görecek; bir yabancıyı değil!“ (Eyub 16:19; 19:25-27).

Sağlığı ipten kuşak kuşanmış, her yönden sarsılmış, günahın ağır yükü altında beli bükülmüş insan kardeş Tanrı’nın meshedip gönderdiği göksel kurtarıcıyla tanış olsun, O’na kesenkes iman etsin. Ölülerden dirilen kurtarıcı İsa Mesih’e aklı düşünceyi somut güvenle bağlamak yıkıcı, yıpratıcı düşüncelerle oyalanmaktan çok daha sağlıklıdır. O en üstün ve etkin psikiyatr, canı ruhu sağlığa kavuşturan ruhbilimcidir. „Tanrı’nın insan kavrayışını aşan barışı, Mesih İsa bağlılığında yüreklerinizi ve akıllarınızı kale gibi koruyacaktır“ (Filippililer 4:7). Yeşaya peygamber O’ndan yaklaşık yedi yüz yıl önce peygamberlikte bulundu; İsa Mesih bunu anımsatarak insanlara hizmetine başladı: „RABBİN Ruhu üzerimdedir. Çünkü beni yoksullara Sevinç Getirici Haber’i yaymam için meshetti. Tutsaklara özgürlüğü, gözü görmezlere gözlerinin açıldığını bildirmem için beni gönderdi; baskı altında ezilenleri özgür edeyim. RABBİN kutlu kıldığı bağış yılını bildireyim diye“ (Luka 4:18,19; Yeşaya 61:1-3). O’na imanın etkisi kesindir.

Yüreğe işleyen acılar zinciri her yanda giderek uzanıyor, insan kardeşi bir dertten öbürüne götürüyor. Trajedilerin önde geleni, insanın kendini öldürmesidir demek pek de yanlış olmaz! Şu bunalımlı, karışık çağda ürkütücü bir intihar salgını var. Her ulustan, her soydan her boydan, kadın ve erkek yaşam bunalımlarının çözümünü intiharda buluyor. Her sekiz saniyede bir kişi intiharla telef oluyor. Bunlar sarsıcı duygular, sağlıksız tepkiler ve çelişkiler okyanusunda boğuşuyor: Yalnızlık, işsizlik, yoksulluk, hastalık, madunluk, umutsuzluk, başarısızlık, hak çiğnenişi, acıdan ağrıdan doğan bunalım, yanıtsız haykırı, düş kırıklığı, çeşitli hastalıklar zinciri, cezaevleri katlanamazlığı, alkol-uyuşturucu tıkanıklığı, intikam, öfke, korku, şüphe, utanç, depresyon, kapkaranlık dört yol ağzı, hiç dinmeyen gözyaşı, vb.

Şu bunalımlı, kudurgan çağın acı cilvelerinden biri, intihar olaylarının her ülkede, her kentte yaygınlığıdır. Avusturya, Danimarka gibi ekonomik düzeyin üstte bulunduğu ülkelerde intihar oranı çok yüksek! Bu olgu çarpıcı bir gerçeği kanıtlamakta: Parasal, konutsal, eğitimsel olanakların yerinde olması mutlu, sevinçli bir yaşamın anahtarı olamıyor! Bu insan kardeşlerin bunalımı yaşamdan bıkkınlık, çeşitli katlanılmazlık, günlerden usanganlıktır. Sıradan kişinin yanı sıra her aşamadan insan kardeş bunalımın çalkantısında: Ruhbilimciler, doktorlar, dişçiler, avukatlar, büyük iş sahipleri, yüksek eğitimliler, homoseksüeller. Bazı yerlerde 18-35 yaşında genç bayanların zorla; daha yaşlı ve evli kişilerle evliliğe zorlanışı bu oranı yüzde seksene götürüyor.

Çeşit çeşit intihar var. Örneğin bir okulda bazı öğrenciler art arda intihara başvurur. Kopyecilik intiharı: Önemli birini örnek yapar. Grup intiharı: Yüzlerce insanın bir tarikata bağlılığından doğar. Her yıl yaklaşık beş milyon kişi sigaradan kaynaklanan hastalıklar sonucu ölüyor. Bile bile intihar! Giderayak seks ilişkilerinden fokurdayan AIDS virüsü. Karayollarını yarış alanına dönüştürenlerin ölümü. Başkalarını da yakarak..

Yaratan, pul para güvenliğinden önce yoksul olsun varlıklı olsun herkese yaşam yönteminin anlamını, şimdiki dönemin amacını sağlamakta ve bunu göstermekte. Kaptansız gemi kayalara ya da başka bir gemiye bindirir. Tanrı herkese en güçlü ve etkili kaptanı atadı. İsa Mesih’in yetkili, güvenlikli çağrısı şöyle duyurulur: „Ey bütün yorulanlar ve ağır yük altında yıprananlar! Bana gelin. Sizleri dinlendiririm. Boyunduruğumu takının, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu ve engin yürekliyim. Böylece, canlarınıza dinlenme bulacaksınız“ (Matta 11:28,29).

Çok  kişiye  dertlerle  yaşam  yükleri kaldırılamaz türden.. Baskılar okyanusun dalgaları gibi. Ama diri Tanrı sevgiyle, sevecenlikle, kayrayla doludur. Ölümü alt eden İsa Mesih’ten her tür yardım, destek, umut aranabilir. Bunun gönencine gelenlerin sayısı pek çoktur. İntihar işkencesiyle çalkalanana şu güven dolu tanıklık duyurulur: „Bu düşkün insan bağırdı ve RAB işitti; onu tüm sıkıntılarından kurtardı“ (Mezmur 34:6).

Toplum içinde bir bütünüz. Özellikle yeryuvarlağının büsbütün büzüştüğü şu çağda. İçinde acıma duygusu bulunan kişi insan kardeşinin esenliğinden, güvenliğinden sorumludur. Bir ruhbilimci, hemen hemen herkese belirli bir zamanda intihar düşüncesi gelmiştir diyor. Ama bu itkinin işkencesi altında çalkalanmayanın kendinden sorması gereken bazı köklü sorular vardır: Intihar kışkırtısıyla çalkalanana nasıl yardımcı olabilirim? Böyle biriyle karşılaşırsam yarasına melhem olabilir miyim? Dayanılmaz çalkantılarla yıpranan insan kardeşe masmavi gökyüzünü gösterebilir miyim? Ben başkalarına ruhsal yardım sunabilecek biri miyim? Bin bir çeşit baskıyla ezileni acımaktan başka ne yapabilirim? Tesellinin, avuntunun kaynağını tanıdım mı?

Büyük bir kentte bir İncil öğütçüsü haftanın bir akşamını bu genel bunalımı içeren konuşmalara, ön çalışmalara ayırır. Toplantı kadın erkek, genç yaşlı, okumuş çok okumamış herkese açık. Herhangi biri kimliğini  belirgin etmeden, çevresindekilerden kuşkulanmadan, yersiz bir soruyla karşılaşmadan bu yere gelir, konuşanı dinler: İntihara götüren bunalımlar zinciri nedir? Bunlar nasıl göğüslenebilir, nasıl atlatılabilir? vb. Her hafta başka başka kişiler bu ilginç toplantıya katılır. Hiç kimseden içerletici, korkutucu soru sorulmaz. Konuşma sonunda oldukça kabarık sayıda erkek kadın, öğütçüyle özel görüşme için gün ve saat ayırır. İşin ilginç yönü, pek çok kişinin bu köklü bunalımla boğuştuğu, yardım aradığı belirir. Böylece birçokların intihar eğilimi önlenir. Ve en önemlisi, bu insanlar yaşamın, sonsuzun gerçek anlamı ve niteliğiyle yüzleşir.

İntihar yaşam israfıdır. Önlenebilen trajedi. Çoğu kez intiharı tasarlayan kişi sevilmeme, dışlanma duygusuyla kavrulur. Bazı yerlerde Mesih inanlılarının ‚Sıcak telefon hattı‘ dedikleri bir bağlantı merkezi vardır. İntihar duygusu eğleştiren, telefonla destek arayabiliyor, yıkım önlenebiliyor.  Kurtarıcı Mesih’in sevgisi bunları yaptırıyor.

Ailelerde intihar olgusuyla çalkalananlara nasıl yardım sunulabilir? Örneğin, babanın intihar ettiği ailenin bunalımı.. Bu da, yoğun çabayı gerektiren sorumluluk. Yalnızlık, kayıtsızlık, dört yol ağzında kalmışlık intihar tasarısını yanardağa dönüştürüyor. Intihar adayını bunalımlar zinciri sarmış. Mahva götüren zincirler nasıl kırılabilir? Rab İsa kendisini insanla özdeş kılar. İlgisizliği yargılayacağını belirtir: „Açtım, bana yiyecek vermediniz; susuzdum, susuzluğumu gidermediniz. Yabancıydım, beni içeri almadınız. Çıplaktım, beni giydirmediniz. Hastaydım, cezaevindeydim, beni görmeye gelmediniz“ (Matta 25:42,43). Soruna sevgi dolu yürekle gelir Mesih. İblis kincilik yıkıcılığıyla saldırır. Kahredici denge yerimize ölen, dirilen Mesih’in insan kavramı ötesinde sevgisiyle kırılır. Bu sevgiyi değerlendiren sonra da canları kurtarır.